Bir Nisan Akşamı Şiiri

Ne garip gün oldu

Kuşlar her şeyden habersiz

Adalar geçiyor aklımın serin sularından

Bir avuç toprak için vapurları terk etmek yersiz

Mânâlar manzarayı yüklenmiş

Vapur nereye gitse özlem çekiyor

Samimiyetsiz temenniler gelinlik giymiş

Düğün edecek duyguları bekliyor

Aklımın tesisatı patlamış,

Gözlerim yine akıtmaya başladı

Üzeri karalanmış ahlar vahlar

Burnumun ucunda yeniden tütmeye başladı

Büsbütün bir kabuklanma başlıyor

Asıl meyve, gerçek öz, içte çürüyor

Dolunay ansızın kaybolmuş

Kimse çaresinden bir adım öteye geçmiyor

Yokluğun yanık izleri uyanıyor

Neyle yamasak var olmayacak

Mânâlar sızlıyor

Kurtların dişlerini döktüğü mevsim başlamış

Işıktan kafesler gölgesini saklıyor

Kimsenin aramadığı kayıp bir ay kadar yetim

Kurak bir kendi olma tezahürü, insanın içini haşlıyor

Bir Nisan akşamı denince bir satırın sonunda

Yüreğime bir Haziran bakışı çöküyor.

Şiirliğinden soyunan günün sonunda

Bir düğüm, çözümü işaret ediyor

Ah ne garip, ne canhıraş, ne yavan bir gün oldu

Kuşlar hiçbir şey bilmiyor

Paylaşmak ister misiniz?

İPEK SÖZEN

Evrenime hoş geldiniz. Hayatta hepimizin kullandığı bir ortak noktamız var: Sözcükler. Ölümsüzlüğün icadı. Ruhlarımızın tarihini, evrenin kalbinde saklayan sihir. Bir ağacın yeşiline takılan nefes. Henüz yaşanmamış/solunmamış bir tarihin ayak sesleri. Arayışın ‘Daima!’ diye bağıran izleri...

Diğer