Yaşamın Akışında Atomik Alışkanlıklar

Uzun zamandır okumayı “hedeflediğim” Atomik Alışkanlıklar’a nihayet başladım. Ve başlar başlamaz “Hedef belirlemenin amacı oyunu kazanmaktır. Sistem belirlemenin amacı ise oyuna devam etmektir. Gerçek uzun vadeli düşünme tarzı, hedefsiz düşünmektir.” cümlesiyle karşılaştım. Bu yazının ilk cümlesini bile hedefleme eylemiyle kurmuş biri olarak James Clear tasarımıyla kendi alışkanlık sistemimi incelemeye başladım. 

Çağımızın favori eylemi ve yönelimi olan tüketim, kendini alışkanlıklar konusunda da epey gösteriyor. Alışkanlıklar bile moda oluyor, böylece birçok kişinin inanmadan, kendi ruhuna giymeden uyguladığı davranış modelleri ortaya çıkıyor. Yazar alışkanlıklarımızın sonuç-süreç bağlantısını anlattıktan sonra tam da bu noktaya değiniyor: 

Alışkanlıklarınız davranışlarınızdır…

Davranışınız kimliğinizdir…

Davranışlarınızı sürdüremiyorsanız, kim değilsiniz?

Davranışlarınızı değiştirmek istiyorsanız, kim olmak istiyorsunuz? 

Kim olmayı seçiyorsunuz?

Davranışlarınıza ait misiniz? 

Bu bölümleri okurken zihnimin meydanına bir anda birçok insanın takip ettiği Cem Özkök düştü. Kendisi “foşur foşur” mottosuyla tanınan ünlü alışkanlık ustalarından biri. Tam da James Clear’ın tarif ettiği gibi yeni biri olmayı seçmiş, olmak istediği versiyonunu giymiş ve böylece alışkanlıklarını atomik seviyede değiştirmeye başlamış. 

Zayıflama hedefi koymamış, sağlıklı yaşamayı seçmiş. 

Yakışıklı, bakımlı olma hedefi koymamış, bedeniyle bağlantı kurmayı ve ona iyi davranmayı seçmiş. 

Düzenli yemek ve temizlik yapan biri olma hedefi koymamış, temiz alanlarda soluk alıp vermeyi, hücrelerini kaliteli besin içerikleriyle beslemeyi seçmiş. 

Ortada hedef olmayınca davranışların son kullanma tarihi silinmiş ve bir yaşam tarzına dönüşmüş. Onu takip eden binlerce insanı da işte bu büyülüyor: Sürdürülebilirlik. İyi olan, sağlıklı olan, keyifli olan, bedeni ve ruhu besleyici olan şeyler birinin yaşamında daimi sürüyor ve biz bunun izleyicisi, tanığı oluyoruz. O kişinin yaşamını inanç kaynağına dönüştürüyoruz. Geçenlerde paylaştığı bir hikâyeye denk geldim ve bu çıkarımı o anda yaptım. Bir takipçisi ona mesaj atmış: Birini takip ettim hayatım değişti cümlesini saçma ve garip bulurdum fakat yanılmışım. Sizinle birlikte küçük mutlulukların kıymetini anlamaya başladım ve rutinlerimi gerçekleştirirken mutluyum. Bir şey yaparken Cem Bey de şimdi yapıyordur diye düşünüyorum, sizi iyi ki tanımışım.

Bu mesajın tamamı değil, duyguyu ifade eden özeti. Bu mesaj beni iletişimin görünmez derinliğini algılamak adına çok etkiledi. Tanımadığımız, somut bir şekilde aynı alanda bulunmadığımız birinin enerjisi, kararları, davranışları ve alışkanlıkları bizi etkiliyor, duygu durumumuzu düzenliyor ve iç sistemimizde bir değişimi tetikliyor. Bu olağanüstü bir şey değil mi?

Bu durum bana ağaçların kökleri aracılığıyla iletişim kurma şekillerini hatırlattı. Hepimizin teknolojiye ve değişime sağlanıp kaldığı bu devirde “Bulunduğun yer seni memnun etmiyorsa yerini değiştir. Ağaç değilsin.” sözü sürekli içimizde yankılanıyor. İşini, ilişkilerini, değer algısını ve yazgısını, kararlarını, davranışlarını, iletişimini, yaşamı yaşama ve algılama şeklini, hatta uyku saatlerini değiştiremeyen bir topluluk olarak çoğu zaman ağaç olmanın sanrısındayız. Köklendiğimiz olumsuzlukların ve yargıların içinde Instagram’da geziyoruz. Bir nevi zamanı öldürmek olarak tanımlanan bu sosyal medya bağımlılığında böyle güçlü motivasyon halatları bulmak yeni bir versiyonu seçmenin ilk adımı olabilir mi? 

Kitabın henüz başındayım. Daha başlarken zihin mecramı epey bir çapaladı ve havalandırdı. Dolayısıyla kitaba bir de editör bakışıyla yorum yapmak istiyorum: Kurgu dışı kitap söz konusu olduğunda editör işin içerisine daha fazla dahil olur. Çünkü yazar uzmanlık alanına aittir fakat kitap tasarımına yabancıdır. Editör yazarın ortaya koyduğu bilgiyi daha önce benzeri yapılmamış bir formda raflara yerleştirmek ister. Bu açıdan bakıldığında olağanüstü başarılı bir tasarım “Atomik Alışkanlıklar”. 

Detaylı ve düzenli bir içerik tasarımı yapılmış.

Her bölümün sonuna bölümü özetleyen, benim tabirimle altı çizilecek cümleler bölümü yerleştirilmiş.

Konu ve tema başarılı bir örgüyle ilerlemiş. 

Bölümlerin içerisine anlatımı güçlendirmek adına tablolar yerleştirilmiş. 

Yazar alışkanlık kavramını her bölüm içerisinde yeniden tanımlayarak herkese hitap edebilen bir anlaşı ölçüsü inşa etmiş. 

“Atomik Alışkanlıklar” çok sevildi, hâlâ sevilmeye ve iz bırakmaya devam ediyor. Çünkü bize alışkanlık yaralarımızı sarma gücü ve motivasyonu aşılıyor. 

Alışma eylemi bir ihtiyaç sonucu insani olarak doğdu,

Alışkanlık dediğimiz şey tüm boyutlarıyla bizi tanımladı,

Yarayı açan alışkanlık değil, alışmayı seçtiğimiz şey oldu,

O seçim dinamiklerimizi inşa etti,

Nihayetinde “kendi” olma haline alışkın olmanın sorgulanması gerekti,

Çünkü kendilik kendiliğinden gelişen organik bir dönüşüme aitti,

Bunun adı hayattı.

Bir başka versiyonunuza erişmek istiyorsanız “Küçük Değişiklikler Büyük Sonuçlar” mottosuyla Atomik Alışkanlıklar sizi bekliyor.

Hayata ve ruha katkı olsun.

Paylaşmak ister misiniz?

İPEK SÖZEN

Evrenime hoş geldiniz. Hayatta hepimizin kullandığı bir ortak noktamız var: Sözcükler. Ölümsüzlüğün icadı. Ruhlarımızın tarihini, evrenin kalbinde saklayan sihir. Bir ağacın yeşiline takılan nefes. Henüz yaşanmamış/solunmamış bir tarihin ayak sesleri. Arayışın ‘Daima!’ diye bağıran izleri...

Diğer