Döngü

Hayatta ya yaşarsınız ya da varlığınızın alabildiğine koşarsınız. Ama durunca, yıllanır insan. Durunca durulur içinizdeki sular. Bir gün kendi gölüne kocaman bir taş düşüren kadın, suyun büyüyen dairesel dalgalarında kaybolur.

Hayatını anlara böler, değerlendirir. En güzel anlarında, içindeki çocuğa kocaman bir kamyon çarpar hep. Kamyonun içi kendiyle, korkularıyla, evhamlarıyla, yalnızlıklarıyla doludur. İçindeki kamyondan kaçamaz kadın. Güzel bir şarabın ortasında, sevdiği adamın kollarında, başarılarında, gülümserken, parlarken, uyurken, gece aniden, güne uyanırken, severken, giderken, bütün parçalarda bir durak bulur. Düşündükçe.

Her şey güzel başlar, sonra bir an gelir, köşede kamyon gözükür, başka kimse görmez. Malum kaza gerçekleşir ve başka kimse ölmez. Kadın yaralanır ve bir sonraki ana yaralı devam eder. Tüm bu anları toplayan kadın, içinde bir “güzel anlar öğütücüsü” olduğunu fark eder. Korkularını taşıyan kamyonla iş birlikçi. Öğütücüsünü görüp tanımlamak, köşelerini belirlemek yerine kaçar kadın. Çözüm arar, sorununun dışında. Sorunun ne olduğunu bilmektedir ama cevabı ararken kaybolur.

Pozitif düşünmeyi dener ama sürdüremez. Bir yerde yıkılır kurduğu kaleler. Çözüm ararken enerjisini doğru kullanamamaya başlar ve günlük işlerin içinde angaryalara yenik düşer kadın. Üretemez. Ne çözümü ne günü ne de güne anlam katacak şeyi.

Sözcükler sevilir. Sözcükler içinden bir yerlerden hep sevilmiştir. İçindeki göl durgun olduğunda harfler toplar dibinden, kendine cümleler yaratır, öyküler kurar. Bütün sözcükleri okur kadın. Öğütücüyü tanımlayacak, çözümü bulduracak bütün fikirleri okur, kimini haklı bulur, kimini dener, kimine susar.

Sonra yer. Kendini. Zamanını. İçini.

Kahveler içer. Geçmez. Manzaralara bakar, dinmez. Kıyafetler alır doymaz. Düşünür olmaz. Düşünmez, dağılır. Ağlar, içindeki uçurumdan düşer. Ağlamaz, maske takar. Her yolu dener ama kendine ulaşamaz kadın.

Sonra fark eder ki bulduğu hiçbir yolu kendi keşfetmedi. Kendine neyin iyi geleceğini bulamadı. Hiçbir yol kendine gitmiyor. Çünkü denediği her şey, iyi hissettirmesi tecrübeyle sabit şeylerdi ama beyninde trafik, kalbinde tıkanıklık vardı. Hiçbir şey tam olarak akmadığı için, akış durdu.

Akış durursa zaman ölür. Akmayan bir evren devinemez. Akış durunca öğütücü çalışır. Karamsarlığın ve çöküşün jeneratörü. Hayatın içinde kimsenin yanında kendini özgürce bırakamaz kadın. Asıl sorun budur. Düşlemeden düşünülmez. İçinde huzur duymaya izin vermeyen, her fırsatta kendine zarar veren, kamyona geç işareti veren bir şey vardır.

Hâlâ nasıl baş edeceğini bilemez kadın. Kararlar almak yetmez. Bazı anlarda içindeki kıvılcım onu uyandırır. “Hayat çok uzun değil! Keyifli yaşa, keyifle yaşa!” der. Bazı anlar gelir, varlığını yeniden üretir, dönüştürür kadın. Sonra ışık söner. Ortam soğur. Gölgeler bile kaçar. Ömrünün, bu eşsiz çözümü aramakla geçeceğini düşünmeye başlar. Huzurlu olmak bir çocukluk hayali olur, çocukluk kadar uzak.

Tüm bunlar, bu duyguları hisseden kadınların ‘sözcüklerle şifrelenmiş evrensel problemi’. Sizinle öyküleşmek, evrenselleşmek istedim.

Paylaşmak ister misiniz?

İPEK SÖZEN

Evrenime hoş geldiniz. Hayatta hepimizin kullandığı bir ortak noktamız var: Sözcükler. Ölümsüzlüğün icadı. Ruhlarımızın tarihini, evrenin kalbinde saklayan sihir. Bir ağacın yeşiline takılan nefes. Henüz yaşanmamış/solunmamış bir tarihin ayak sesleri. Arayışın ‘Daima!’ diye bağıran izleri...

2 thoughts on “Döngü

  • 11 Mart 2020 tarihinde, saat 13:06
    Permalink

    Kadın düşer ağlar kanar ama hep bi umuda bağlanır. Işığın olmadığı karanlıkta her şey bitti dediği noktada tek başına meşale olur yanar küllerinden doğar. Şu kısacık hayatımda çok başarısız oldum ama şunu biliyorum ki hep mücadeleyi bıraktığım anlarda hata yaptım.
    Ipekcim hayranlıkla okuyor takip ediyorum

  • 12 Mart 2020 tarihinde, saat 10:11
    Permalink

    Bütün duygularımız içimizde yeşeren ve ancak öyle dış dünyaya yansıtabildiğimiz ve ulaştırabildiğimiz duygularmış. Sen içinde öyle bir ışık,öyle bir ateş, öyle bir inanç taşımışsın ki, yeniden doğum senin ruhunda doğal olarak başlamış ve çevrene taşmış&yansımış.
    Böyle bir ruh taşıdığın için ben de sana hayranım 🙂

Yorumlar kapatıldı.

Diğer