Bir şakanın içinde: 1 Nisan

Fantastik bir film senaryosunun, sıradışı bir kitabın içinde gibiyiz. Bir şakanın içindeyiz günlerdir. Bu yıl 1 Nisan tam da bu sebeple çok anlamlı. Evren, farkında olmadan bizimle alay ediyor. Döngüsünün ucuyla başlattığı domino taşı etkisi, kelebek kanatlarını bile çaresiz bıraktı. Kelebekler kanat çırpsa da art arda gelen felaketlere bir çare başlatamıyorlar.

Şaka gibi bir Nisan ayının, birbirinin aynı olacak olan 30 adet Coronaertesi gününe, mis gibi bir Merhaba!

Sevgili Nisan, ilmek ilmek işlediğin temizlik yeşili ve felaket sarısı birbirine karıştıkça iç açan, sakin bir maviye dönüşecek mi? Ucundan toplayıp getirdiğin bahar kucağında neler taşıyor?

Rafların bomboş kaldığı, belirli şeylere ve duygulara hücum ettiğimiz bugünlerde, aniden durup kafamdaki soru işaretlerini topluyorum.

Durmadan sildiğim kapı kolları dile geliyor: “Sence de temizliğin alanları ve boyutları konusunda bir yenilik yapmanız gerekmiyor mu?”
Tozdan ve çok kullanılmaktan bahar alerjisi olmuş süpürge köşeden cevap veriyor: “Önce sözcüklerinizi temizleyin. Ardından düşünceler arınsın. Algınızın sınırlı camını da biraz sildiniz mi manzara görünmeye başlar. Duygularınızı güneşte bekletip, korkuları da fırçaladınız mı bir keyif kahvesi içmeye hazırsınız!”
Yarı yarıya dolu olan kahve kavanozu, kupalara göz kırptı. Kupalar sahibinin gözlerine parladı. Günün şakalı hali eşyalara da bulaşmıştı.

Evin temiz olması yetmiyordu, burnunun ucundaki temizlik kokusu sadece içindeki Başak burcunu tatmin ediyor ama onu eksik bırakıyordu. İçini kemiren, her yerde kırıntı bırakan bir şey vardı: Düşünceleri ve zihni.
Gerçekte ne kadar temizdi?
Ya düşünceleri, algısı, beyni?
Ya duyguları, hisleri?
Kendine kurduğu sözcükler ne kadar temizdi?

El bezleri balkondan seslendi. Güneş yanığı olmuşlardı. Koşarak balkona çıktı, ışığın hissine daldı. İşte dışarıdaydı. İllüzyon bir bahardı. El bezlerini katladı ve yarın görüşmek üzere diyerek çekmeceyi kapattı. Evde onunla birlikte yaşayan organizmalara baktı. Yalnızlık hissi bir buğu gibi uzaklaşıp giderken, aslında evden çıkmanın mümkün olduğunu düşündü. Psikolojik olarak, sözcüklerle, görüntülerle, empatiyle, anlayarak, fikir üreterek, sadece bir an tüketmeye ara vererek..

Dışarıdaydı. Hem de çok dışarıda. Kendinin ve dünyasının bile dışındaydı. Aynı zamanda bir zıtlığı ortalamak adına içerideydi de. Hem de çok içeride. Kendinin ve duygularının en derininde.

Paylaşmak ister misiniz?

İPEK SÖZEN

Evrenime hoş geldiniz. Hayatta hepimizin kullandığı bir ortak noktamız var: Sözcükler. Ölümsüzlüğün icadı. Ruhlarımızın tarihini, evrenin kalbinde saklayan sihir. Bir ağacın yeşiline takılan nefes. Henüz yaşanmamış/solunmamış bir tarihin ayak sesleri. Arayışın ‘Daima!’ diye bağıran izleri...

2 thoughts on “Bir şakanın içinde: 1 Nisan

  • 3 Nisan 2020 tarihinde, saat 14:47
    Permalink

    Nisan bize şaka gibi geldi.. Tüm dünyaya atılan şaka konfetilerinden nasibimizi aldık 🙂

Yorumlar kapatıldı.

Diğer