Asalet Tanrıçası T

T için hazırlanan bir yaşam hediyesinin öyküsü…

Ruhumun kapı kolu, kalbimin aşısı bugün senin günün! Umut olsun, huzur olsun! 

İnsanın bütün olma hali, büsbütün bir kopyası yok. Herkese farklı parçalar bırakarak ve her mekanda başka bir benlik yaratarak deviniyoruz yaşamda. Ruhumla dış dünyayı ayıran kapı kolu sensin işte. Somut dünyanın bir adım ötesi, yandığım, öğrendiğim, deneyimlediğim, anladığım ve anlaşıldığım, sevildiğim ve doyasıya sevdiğim, kapımın ardındaki diyarsın sen. 

Ailemizin narin ejderhası, yanan yerlerimizle, yanan yerlerinden seviyoruz seni. Hele ben… Ben çok sevdim seni. Denizinin içindeki bir balık gibi. Tuzunla ve kumunla. Senin dünyanın içinde sevdim kendimi. Sen akvaryumlara da sıkışsan, okyanuslarda da olsan yüzdüm ben sana. Limanım dedim sana.

Can’ım T,

Sen hep benim yaşam ağacım oldun. Senin yapraklarının sarardığını da gördüm, döküldüğünü de… Bir zaman geldi, dallarının hüzünle eğildiğini de gördüm. Ama benim ağacım hiç yıkılmadı. Hep gökyüzüne uzanacak bir yol buldu kendine. Her seferinde heybetini yeniden kazandı. Dalıyla meyvesiyle, yaprağıyla gölgesiyle bana destek oldu, yuva oldu. Ruhumun bereketi oldun sen her zaman. Ağaç gibi hür…

Ben hep derim ki, ben T’nin ruhunun toprağıyım.

Geçenlerde ‘Süveyda’ diye bir sözcüğün anlamını okudum bir kitapta. Kökeni Portekizcedeki kaybedilmiş bir şeyi derinden özlemek anlamına gelen ‘Suadede’ sözcüğüymüş. Bizim dilimizdeki süveyda ise kalbin tam ortasında küçük kara nokta demek.

“İnsanın evim diye bellediği bir yer varsa, kalbindeki süveydanın güven içinde saklanmayı sevdiği yerdir.” demiş yazar. Bu cümleyi okur okumaz sen geldin aklıma. Benim süveydam sensin. Kalbin, gülümsemen, elin, evin…

Sevgili T, bu sene bir başka. Bir yaş daha büyümedin, bir ömür doğurdun sen. Matruşka bir hayat çıkardın içinden. Hayallere sığmayanı gerçeğe taşıdın. Seninle birlikte bir mucizeye tanıklık ettik biz de.

Gönlümün Formula-1 şampiyonu, yaşam enerjinin hızına ve ışığına hayranım. Lakin artık ömrünün ateşinden suya terfi ettiği bir dönemdesin. Ateşin sıcağını, külünü bırak; su gibi olmaya bak. Su gibi ak, bulunduğun ortamın şeklini al, su gibi serin, su gibi ferah ol.

Yaşamlar yaratan, zamanın her anında çabasız parlayan, gücünden yaşam bulduğum kadın, kocaman bir İyi ki! Varlığına bin şükür, sevgine bin minnet..

Not: İyi ki’nin ayrı yazılan bir sözcük olmasını ezelden beri kabullenemiyorum.

Paylaşmak ister misiniz?

İPEK SÖZEN

Evrenime hoş geldiniz. Hayatta hepimizin kullandığı bir ortak noktamız var: Sözcükler. Ölümsüzlüğün icadı. Ruhlarımızın tarihini, evrenin kalbinde saklayan sihir. Bir ağacın yeşiline takılan nefes. Henüz yaşanmamış/solunmamış bir tarihin ayak sesleri. Arayışın ‘Daima!’ diye bağıran izleri...

Diğer