Canım, Babam.

Babam’a

Baba olmak… Bir çift gözün ilk hatırası, yaşam anıtı olmak. 

Bir yolculuğun atası olmak. Bu öyle bir yolculuk ki, hücre hücre büyüyecek, her soluğu bir adamın göğsüne iliklenecek, o ilik bir can yeleği inşa edecek. Kalbe en yakın olan, boğulma tehlikesini daima bertaraf eden bu yelek, ismini kaybedecek. Tınısından tanıyacağı bir rütbesi olacak: Baba.

Bu rütbe, babanın ruhuna ağır ve tatlı bir korku ekecek. O korku çocuğun büyümesi ile eş zamanlı olarak serpilecek. O korku öyle köklü bir ağaç haline gelecek ki… Büyüyen evlatlar onun gölgesinde küçülecek ve kendilerini daima güvende hissedecek. Müthiş bir çelişkinin çınarı olacak baba.

Babaların simgeleri ve şekilleri hep değişecek, zira dünyadaki insan sayısı kadar baba portresi var evrende.

Babalar bir ayna. Başka bir surette kendi tavırlarını ve mizacını izleyen..

Babalar bahçeli bir köy evi. Bastığın toprağın kokusunu, varlığının kökünü unutturmayan, alüvyon tutan ve yeşil kokan..

Babalar bir maya. Bir kere tutmadıysa insanı hep sönük bırakan, eksik kılan..

Babalar bir bulut. Gözlerde biriken nemi taşımaya hazır..

Babalar bir kral. Yarattığı korkudan güç alan ya da gücüyle kalplerde biriken korkuyu alan.

Babalar hem esaret hem de özgürlük. Daima aşağıdalar.. Yükselen uçurtmanın ipini tutmaktalar.. Şevkle izleyerek.. Kalpleri taşarak.. Gururla. Lakin ipi bırakmamacasına.

Tüm bedeni ve ruhuyla bir ömür uçurtmasına sahip çıkan rütbeliler, canım babalar, gününüz gururlu, gününüz ferah, gününüz kutlu olsun!

Paylaşmak ister misiniz?

İPEK SÖZEN

Evrenime hoş geldiniz. Hayatta hepimizin kullandığı bir ortak noktamız var: Sözcükler. Ölümsüzlüğün icadı. Ruhlarımızın tarihini, evrenin kalbinde saklayan sihir. Bir ağacın yeşiline takılan nefes. Henüz yaşanmamış/solunmamış bir tarihin ayak sesleri. Arayışın ‘Daima!’ diye bağıran izleri...

Diğer