İki Tür Yazmak Vardır

İki tür yazmak vardır:

  • Kendin için yazmak.
  • Sanatsal bir kaygıyla edebi bir eser yazmak.

Biz birlikte “Kendin İçin Yazmak” yolunu yürüyoruz. Eğitim ve atölyelerde bu kavramı anlamak için uygulamalı çalışmalar yapıyoruz.

Yazmanın her iki türü de tam anlamıyla bir inşaattır. 

“Kendin için yazmak”, yaşadığımız yeri onarmak ve yenilemek gibidir. İstersek tüm binayı yıkıp, her katı yeniden tasarlayabiliriz. Belki de yapımızın şeklini değiştirir; bir apartman olmak yerine bir bungalova dönüşürüz. Özümüze sığamıyorsak, kendimize bir kat daha inşa ederiz. Bir bahçe, bir manzara, daha çok pencere, daha çok ışık, camdan bir tavan, hareketli duvarlar… Her ne istersek, yazarak olma haline geçebiliriz.

İnsanın kendisi için yazma halinde ‘fark etme anı’ vardır. Kişisel edebiyatımızı kurgulayan sözlüğü fark ederiz önce… Hangi sözcükler her an dilimizde kullanıma açık duruyor? Hangi anlama işaret ediyor bu sözcükler? Sinirlendiğimizde, ağladığımızda, çaresiz hissettiğimizde, yaralandığımızda, mutlu bir haber aldığımızda, ne söylüyoruz? Ağzımızdan ilk hangi sözcükler çıkıyor? 

Ardından seçim gelir. Kullandığımız sözcükleri seçmeye başlarız. Kendimize ait bir edebiyat oluşturmanın, yaşantımızın sahiden de bir öykü olduğunu fark etmenin ilk adımıdır bu. Tıpkı bir evi dekore etmek gibi söylemlerimizi parçalar halinde birbirine uyumlandırma çabasına girişiriz. Sözcüklerimiz bize ve imajımıza dair ne söylüyor? Biz bir edebi eser olsak türümüz ne olurdu? Bizi kimler okurdu / okuyor? Şu an sahip olduğumuz dil, insanlara ne söylüyor?

Tüm bunların ardından, kağıdın üzerinde bize göz kırpan bir ‘anlayış’ belirir. Anladığımız zaman rahatlarız. Anladığımız zaman tablonun bir noktası olmaktan çıkar, bütüne bakarız.

Neredeyse bütün ‘Yaratıcı Yazarlık Eğitimleri’ ikinci yolu yürümek için tasarlanmıştır. Edebi bir yolun zeminini tanımak ve gerçeklerini görmek apayrı bir maceradır. “Kendin İçin Yazmak” temasıyla oluşturulmuş “Drama Teknikleri İle Yazarlık Eğitimi” ve atölyeleri yazmak isteyen herkese yönelir. Bir hedef kitlesi değil, hedefi vardır.

Bir sonraki yazıda eğitimlere ve atölyelere dair konuşacağız.

Paylaşmak ister misiniz?

İPEK SÖZEN

Evrenime hoş geldiniz. Hayatta hepimizin kullandığı bir ortak noktamız var: Sözcükler. Ölümsüzlüğün icadı. Ruhlarımızın tarihini, evrenin kalbinde saklayan sihir. Bir ağacın yeşiline takılan nefes. Henüz yaşanmamış/solunmamış bir tarihin ayak sesleri. Arayışın ‘Daima!’ diye bağıran izleri...

Diğer