Korku Böyledir Küreselim

Haftayı sonuna bağlayacak bir Cuma günü, gözüm sürekli camda. Havayı takip ediyorum. Bir an hızlı bir kar yağışına tutuluyor fakat yarım saate kalmadan güneşlenip bir nebze olsun ısınıyor. Fakat bu ılık his kısa sürüyor. Sonra her ne oluyorsa bir rüzgâr çıkıyor ve sanki çok önemli bir şeyi unutmuş gibi hava olduğu yerde dönmeye başlıyor. Bulutlar girdaplanıp doluya tutuluyor. Kısacık bir fırtınaya sarılıyor dünya. Hiç bitmeyecekmiş, günleri esir alacakmış gibi görünen bir sağanağa. Sonra hop! Sahne değişiyor. Her şey duruluyor. Güneş yüzümüzü yıkıyor. Fakat yine kısacık bir anın şerefine oluyor tüm bunlar.

Gökyüzü hasta. Mevsimler tereddütlü. Gelgitler içinde çırpınan, ne yapacağını bilemeyen bu sıtmaya tutulmuş kış göğüne bir tek ben mi üzülüyorum? Dünyanın çatısının bu denli huzursuz olması günümüzün neresinde duruyor? 

Gözlerim camda. Varlığımı alamıyorum onun panik havasından. Çünkü onu anlıyorum. Tanıdık bir halin kıyısında göğe bakıyorum. İmkân olabilse üzerine bir battaniye örteceğim ve  “Dinlen biraz.” diyeceğim. O ağlamaklı başını okşayıp kurumuş boğazı için ıhlamur demleyeceğim. “Biliyorum bunun Mart’la bir ilgisi yok. Başka bir şey olmuş. Anlatamadığın bir sızı var alnında. Ne kışı çıkarabiliyorsun ne bahara sarılabiliyorsun. Biliyorum iyileşememekten korkuyorsun. Korku böyledir küreselim. Sıcak ve soğuk uçlarda canı bedevi eder, zamanı çölleştirir. Bir şey yapamasam da yanındayım, anlıyorum seni. Bu yetmez mi?” diye mırıldanacağım baş ucunda. Ta ki o başını uyku uçurumundan yuvarlayıp şifasını bulana dek.

Paylaşmak ister misiniz?

İPEK SÖZEN

Evrenime hoş geldiniz. Hayatta hepimizin kullandığı bir ortak noktamız var: Sözcükler. Ölümsüzlüğün icadı. Ruhlarımızın tarihini, evrenin kalbinde saklayan sihir. Bir ağacın yeşiline takılan nefes. Henüz yaşanmamış/solunmamış bir tarihin ayak sesleri. Arayışın ‘Daima!’ diye bağıran izleri...

Diğer