Kraliyet Ailesi Human Design Tasarımı – Uykusuz Bir Rüya
Bazı yazılar varlık düzlemine çıkarken zorlanırlar. Doğumlarını erteler, netleşmek için arafta uyurlar. Zihinsel rahimden hiç çıkmama gibi bir hakları vardır fakat kişi bunu nasıl başaracaktır? Aklının en ihtişamlı ağacına kurduğu salıncağı nasıl durduracaktır? Bir doğuma nasıl mani olunur? Bir fikir, bir anlam akla düştüyse doğum sadece bir eylem değil midir? O şey vardır. Bu yazı da günlerdir benim için bu sularda yüzüyor. Gelelim bunca tantana yaratan şeyin konusuna.
Bir süre önce Harry & Meghan adlı mini dizi Netflix’te yayınlandı. Kraliyet ailesi tüm dünyanın dikkatini cezbeden bir yapı ve bir önemli bir simge olduğu için bu dizi birçok insanın ilgi odağı oldu. Olmaya da devam ediyor. Bunu izleyen her insan kendi mahkemesinde çok kişisel bir yargıya varıyor. İnsanların aklındaki imajı düzeltmek için yapılmış bir dizi olarak yaratmak istedikleri tam olarak bu muydu emin değilim. Kimi kesim “Evet, onlara yapılanlar gerçekten haksızlık. İzlediklerim bunun temelde yatan nedenlerini de ortaya sermiş oldu.” derken kimi kesim “Bu tamamen algıyı değiştirmek için yapılmış bir kurgu. Sonuçta kraliyet ailesi tarihin her safhasında böyleydi. Yeni olan bir şey yok, olay haline getiren sizsiniz.” diyor. Beni sıkıştıran şey de benzer bir ikilik oldu. İzlediğim bazı anlar çok sahiciydi. Kırılganlıklarını ve yaralarını cesur bir şekilde gösterme cesaretine sahip oldukları için onları tebrik ettim. Bazı anlarda da kurgu kendini öne çıkardı ve o gerçeklik kırıldı. Köklü bir tarihin bir parçası olmayla başlayan hikaye, parçanın kökü değiştirmeye çalışmasına evrilmişti. Irkçılık hikayenin ana temalarından biri haline gelmişti. Medyaya yansımış birçok aile meselesinden bahsedildi. Fakat ne olursa olsun, yine tek bir taraftan dinlemiş olduk. Ve bunları bilmek bizim kendi hikayemizde bir yere tekabül etmiyor. Çünkü kraliyet, bugünün insanları için geçmişin peri masalı. Bir yerlerde soluk alıp vermeye devam ediyor… İnsanoğlu masalları seviyor, tıpkı çocuklukta uykudan önce dinlenenler gibi. Uykunun içinde geçmeyen bir rüya bu. Hepsi bu.
Gelelim benim izlemeyi devam ettirmemi sağlayan temel motivasyona… Bir kişinin Human Design Tasarımı’nı incelemek hiç bu kadar kolay olmamıştı. Kişinin hem kendisi hem de çevresindekiler onun hakkında bu denli bir yalınlıkta konuşunca İnsan Tasarımı Sistemi de kendi kodlarını önüme dökmeye başladı. Meghan ve Harry’nin bir jeneratör oldukları su götürmez bir gerçekti. Yayında kullandıkları bolca fotoğraf enerji akışlarını özetliyordu. Aklıma düşen ikinci ibare, ikisinin de kalplerinin tanımsız olduğuydu. Çünkü sürekli kendilerini kanıtlamaya çalışıyorlardı. Bu yayını hazırlarken bile en dipte akan şey buydu. Oysaki kraliyet yapı olarak bakıldığında kesinlikle tanımlı bir ego merkezine sahip. Ne olursa olsun kendini kanıtlama çabasına girmiyor. Hırsı ve kudreti tartışılmaz… Zaten var ve varlığının ispata ihtiyacı yok. En çılgın skandallarda bile açıklama yapmıyor. Ama bir şeyi yapmak istediğinde önünde hiçbir şey duramıyor. Kendinden emin bir arzu kalesi. Bu açıdan bakıldığında, Diana kalbi tanımlı biri olarak başlangıçta bu arzuyla bütünleşmeyi başardı. Fakat kalbi duygular merkezine bağlanıyor ve onu Cemiyet Kanalıyla sınıyordu. Diana bir yapıya ait olmaya çalışıyordu. Tanımsız merkezlerinden gelen koşullanmalar, nefesini kesiyordu.
Bölümler geçtikçe kalp konusunda yanıldığımı düşünmeye başladım. Çünkü birlikte aldıkları kararlar ve iradeleri tanımlı bir kalbe işaret ediyordu. Böylece iki haritanın kuantum birleşiminde kalp merkezlerinin tanımlandığını fark ettim. Meghan’ın Solar Pleksus’unun tanımsız olduğuna emindim. Dolayısıyla bu bağlantı ya Benlik merkezinden ya da Dalak merkezinden geliyordu. Çevrelerinden gelen yorumlar ve hayattaki yönleri ikisinin de Benlik merkezlerinin tanımlı olduğunu düşündürdü. O halde bağlantıyı sağlayan Dalak’tı; yani Teslimiyet kanalı. Bu kanalın varlığı birliktr harika bir iş ortaklığı yapabileceklerini gösteriyordu. Dizi de zaten bunu anlatıyordu. Nişanlandıkları günden itibaren ikili, birçok projede beraber yer alıyor ve günün sonunda kendileri için adil olduğunu düşündükleri şeyi talep ediyorlardı.
Meghan’ın anlatıcı rolündeki baskınlığı bana Merak kanalını çağrıştırdı. Yaşadıklarını hikayeleyen bir anlatımı vardı. Araştırmacı tasarımını kolektifle paylaşıyordu. Son bölümlerden birinde, yeni yıl kelimesi olarak kendine hakikati seçtiğini belirtmişti. Bu kanalın gerçeği arayan ve deneyimleri ile ders veren yönü bu aktarımla birlikte tamamlandı. Onun Ajna merkezinin tanımlı olduğuna emin oldum. Harry’nin onun anlatımından sonra yaptığı katılımlar onun Ajna merkezinin yani zihninin tanımsız olduğunu gösteriyordu. İster istemez etkiyi alan taraftı.
Geriye son bir merkez kalmıştı: Kök. Bu kararı uzun bir sürede aldıklarını, sürekli fikir değiştirdiklerini, bazen acele ettiklerini ve basına yakalandıklarını, bir türlü başlayamadıklarını dinledikçe tanımsız kök merkezine sahip olduklarını anladım. Zaten temel problem de bu değil miydi? Kraliyet yapısına birlikte köklenememek. Kök salmak, onlara benzemek miydi? Bunun cevabını bilemeyeceğiz. Toprağın kökle ilişkisini hiçbir zaman yüzde yüz tahayyül edemeyeceğiz.
Bölümlerin sonuna geldiğimde buruktum. Zamanın eskimez yeniliğine şaşkındım. Neden hâlâ böyle, diyen sorgulayan iç sesimin tam olarak neyden şikayet ettiğini bilmiyordum. Bu yazının sonunda bakış açılarına boş verip hak aramaktan vazgeçiyorum.
Ben izlediğim şeyde,
koşullanmış ve koşullamış,
yara almış ve yara açmış,
kanıtlama çabası duymuş ve iradeye geçiş yapmış,
kararlar almış ve durmuş,
ilerlemiş ve yorulmuş,
bulanık sularda netleşmeye çalışan iki insan tasarımı gördüm. Çünkü tasarımlar sessizce konuşuyor. Eylemsiz izler yaratıyor ve zamanın bir noktasına mutlaka ama mutlaka mührünü basıyor.