NesliCAN

Hiç ölmeyeceğini düşündüm.
Ölümsüz bir umut,
Sonsuz bir sağlık gibiydin.
Daima bir yerlerden bize videolar çekeceğini düşündüm.
Tanrıyla anlaştığını düşündüm. O seni dünyaya bir misyonla gönderdi. Sen bize rüzgar olmak, bizi uyandırmak için geldin ve biz uyandığımızda asla gitmeyecektin. Böyle düşündüm. Böyle sandım.
Şuan dünyasal olan her şeyin değeri gözümden düşüp parçalandı.
Nesli CAN. İsminle yaşadın. İsminle yaşattın.
Boşlukta savruluyorum. İnanamıyorum.
Ölümün ardında ne var?
Eylül gibi gittin Nesli Can. Yaz gibi gittin. Sarardı dünyam.
Şunu biliyorum: Sen yaşamaktan değil, yaşam senden vazgeçti.
Bir kimlik bıraktın geriye. Suya aşık söğütler gibi.
Değişik bir Eylül oluyor.
Seni kaybetmek umudu kaybetmek gibi. Ben umudumu kaybetmek istemiyorum.

Bahar gibi gittin Nesli. Kopardın yaprakları kökünden.
Bir parçayı söktün aldın dünyamın çeperinden.
Gün rötar yaptı.

Güzelliği gözlerinden, çizgilerinden, dudaklarından taşan kız,
Bir gülümsedin,
Güneş ışıldadı,
Kırmızılar davul çaldı,
Saçlar rüzgara kapıldı,
Gülümsemeler çağladı…
Varlığına bin şükür. Cennetinden sev bizi. Hatırlat bize insan olmanın özetini. Kurtar beni ölümsüz kibrimden.
Öleceğimi hatırlat bana.
Yaptığın her şeyin hatrına, ruhlarımızın bir parçası seninle. Daima.

Paylaşmak ister misiniz?

İPEK SÖZEN

Evrenime hoş geldiniz. Hayatta hepimizin kullandığı bir ortak noktamız var: Sözcükler. Ölümsüzlüğün icadı. Ruhlarımızın tarihini, evrenin kalbinde saklayan sihir. Bir ağacın yeşiline takılan nefes. Henüz yaşanmamış/solunmamış bir tarihin ayak sesleri. Arayışın ‘Daima!’ diye bağıran izleri...

Diğer